Karaman İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 28 Eylül Dünya Kuduz Günü’ne dikkat çekmek ve kuduz hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Hafta boyunca İl Sağlık Müdürlüğü ve Bağlı Kurumların ekipleri Dünya Kuduz Günü münasebetiyle bir takım etkinlikler düzenledi.Düzenlenen etkinlikler esnasında vatandaşlar kurumlarda görev yapan uzman kişiler tarafından kuduz hastalığı ve kuduz şüpheleri durumunda yapılması gerekenler hakkında bilgilendirildi
28 EYLÜL DÜNYA KUDUZ GÜNÜ
Kuduz insanlık tarihindeki en eski ve ölümcül hastalıklardan biridir. Kuduz önlenebilir bir hastalık olduğu halde dünyada yılda 59.000’in üzerinde kişi bu hastalık nedeniyle ölmekte ve bunların yarısını 15 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır.
Kuduz hastalığının öneminin anlaşılması ve hastalığa ilişkin farkındalığın arttırılması amacıyla, bütün dünyada ‘28 Eylül Dünya Kuduz Günü’ olarak ilan edilmiştir.
Kuduz, tüm sıcakkanlı hayvanlarda görülebilen sonu ölümle sonuçlanan, bulaşıcı, tehlikeli bir hastalıktır. Hastalığın etkeni bir virustur.
Virus hayvanların salyasında bulunur ve genellikle ısırma suretiyle bulaşır, bunun yanı sıra tırmalaması veya salyasının açık yaraya bulaşması ile de bulaşma olur. Ülkemizde kuduzu insanlara en çok bulaştıran hayvanlar başıboş köpeklerdir. Kedi, sığır, koyun, keçi, at gibi evcil hayvanlar ile kurt, tilki, çakal, yarasa, yaban kedisi, kokarca ve gelincik gibi vahşi hayvanlar da kuduz mikrobu taşırlar.
Vücuda giren virus, sinirler vasıtasıyla beyine ulaşır. Beyinde çoğalan virus tekrar sinirler yoluyla tükürük bezlerine gelir ve salyaya geçer. Virusun vücuda girip, beyne ulaşması ve belirtilerin ortaya çıkması süresi, ısırık yerinin, sinirlere ve beyine olan uzaklığı ile alakalıdır. Bu süre (kuluçka süresi) 3-4 gün ile bir yıldan fazla olabilir.
Kuduza özgü ilk belirti, ısırık bölgesinde ağrı ve duyu kaybının görülmesidir. Daha sonra huzursuzluk, aşırı korku hali, karamsarlık, saldırganlık, uykusuzluk, psikiyatrik bozukluklar ve depresyon ve bunlara eşlik eden öksürük, boğaz ağrısı, titreme, karın ağrısı, bulantı-kusma, ishal görülebilir. Boğazda başlayan ağrılı kasılmalardan dolayı, hasta su içemez. Bunu beceremediğinden huysuzlaşır. Halk arasında bu durum “su korkusu” olarak bilinir. Yutkunma güçlüğünü ağrılı kas spazmları izler. Hastada şuursuz tepkiler ve delilik halleri denilen belirtiler belirir. Ve nihayet, birkaç gün içinde, adale kasılmaları genel felç haline dönüşür ve sonuç yüzde yüz ölümdür.
Hastalık belirtileri bütün canlılarda aynı olmamakla birlikte, hayvanlarda birbirine yakın sinirsel semptomlarla seyretmektedir. Başlangıçta sakin devre dediğimiz huy değişikliği, sahiplerini tanımama, evden uzaklaşma gibi atipik belirtiler görülür. İkinci saldırgan devrede, huysuzluk, sağa sola saldırma, ses ve ışıktan rahatsız olma, yabancı cisimleri ısırma, havayı ısırır gibi garip hareketler, sesin kalınlaşması, uluma, ağızda yutak felcinden dolayı bol salya, hızlı solunur görülür. Son devrede arka ayaklardan başlayarak, bütün vücuda yayılan felç gelişir. Alt çene düşer, dil dışarıda, sarkmış, yemek yiyemez, su içemez, 1-2 gün içerisinde ölür. Kuduzu yakalanmış hayvanlar, 3-14 gün içinde mutlaka ölürler.
Kesin teşhis laboratuarda yapılmaktadır.
Kuduz veya kuduz şüpheli bir hayvan tarafından ısırılan veya tırmalanan bir kişi en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Isırık bölgesi bol sabunlu su ile 15 dk yıkanmalı ve antiseptik solüsyonlar ile temizlenmelidir. Hekim tarafından uygun görülmesi halinde kuduz aşısı, kuduz antiserumu ve tetanoz aşısı en kısa sürede uygulanmalı ve düzenlenecek aşılama programı aksatılmadan tamamlanmalıdır. Kuduz şüpheli temasa maruz kalan bir kişinin kendisi için düzenlenmiş aşı programını tamamlatması zorunludur.
Isıran kuduz şüpheli hayvan derhal veteriner hekime gösterilmeli ve 10 gün süre ile ısıran hayvan gözetim altına alınmalıdır. Gözetim süresinde ölen hayvanın başı laboratuara gönderilerek kuduz olup olmadığı belirlenmelidir.
Hastalığın bulaşmasında aktif rol oynayan köpekler, üç aylıktan, kediler altı aylıktan sonra, düzenli olarak yılda bir defa koruyucu olarak aşılanmalıdırlar. İnsanların hayvanlardan istifadesi ve gösterdikleri sevginin yanı sıra sorumluluklarının da olduğu bilinmelidir. Sahipsiz kedi ve köpekler bir program dâhilinde aşılanmalıdırlar.
Diğer taraftan, insanlarımız, dönüşü olmayan bu hastalığa karşı dikkatli ve bilinçli olmalıdırlar. Asıl tehlike ihmal ve dikkatsizliktir.