YENİDOĞAN İŞİTME TARAMASI PROGRAMI
Bu program “İşitme kaybıyla doğan ya da doğum sonrası dönemde işitme kaybı
ortaya çıkan çocuklarda işitme kaybının çocuğun konuşma gelişimini etkilemeden, psikolojik
ve sosyal açıdan sağlıklı bir birey olarak toplumdaki yerini almasını sağlayacak şekilde
erkenden saptanması ve bu konuda sağlık personelinin ve toplumun bilinçlendirilmesi” için
planlanmıştır.
İşitme kayıpları, çocuğun o lisana özgü sesleri oluşturarak konuşmasını geciktiren ve
bozan en önemli faktördür. İşitme kaybı ile doğan ya da doğumdan sonra (yeni doğan ya da süt
çocukluğu çağında) işitme kaybına neden olabilecek bir travma, hastalık veya ilaca maruz kalan
çocukların, eğer işitme kaybı vaktinde teşhis edilmez ve rehabilitasyon programlarına
alınmazlarsa, psikolojik ve sosyal gelişmeleri yetersiz olur ve ilerleyen yıllarda eğitim ve
sosyal uyum açısından, yaş ve zekaca eşitleri olan çocuklardan geri kalırlar. Bu durumda da.
bu çocuk, sadece "işitme kaybı olan bir insan” olmaktan çıkar ve "psikolojik sorunları
olan, sosyal hayat ile uyumsuz bir özürlü” haline gelir; toplumda üretken bir birey olarak
yerini alamaz ve sosyal güvenlik kuruluşlarının hayat boyunca özel desteğine gereksinim
duyan bir birey durumuna düşer. Yapılan araştırmalar işitme kaybının saptanması
bakımından en kritik dönemin “yeni doğan dönemi” olduğunu ortaya koymaktadır. Bilimsel
araştırmalar, sadece belirli riskleri taşıyan (akraba evliliği, ilaç kullanımı, hastalıklar vb)
annelerin çocuklarının doğum sonrası işitme testlerine alınmasının, işitme kaybıyla doğan
çocukların sadece % 50’sinin tanınmasını mümkün kıldığını göstermiştir. Yine bu
araştırmalar, “yüksek riskli bebeklerin taranması” yaklaşımıyla saptanma şansı olmayan diğer
% 50'nin erken tanı ve tedavi yöntemleriyle daha mükemmel sonuçlara ulaşılabilen vakalar
olduğunu da göstermiştir.
Yenidoğan her bin bebekten 1-3'ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmaktadır.
Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı
ilaçlar nedeniyle bu oran %6'ya çıkmaktadır. Buna göre ülkemizde yıllık 1800 yenidoğanın
kohlear implanttan fayda görecek işitme kaybı ile doğduğu, ancak bunların erken ve
zamanında tespiti konusunda sorunlar yaşandığı belirlenmiştir.
İşitme engeli ile doğan bebeklerin erken dönemde tespit edilmesi için işitme tarama testinin yapılması önemlidir.
Okul Çağı Çocuklarda İşitme Taraması Programı
2015 yılı sonunda Okul Çağı Çocuklarda İşitme Tarama Programı halen 81 ilde ilköğretim 1. Sınıflara yönelik tarama programı devam etmektedir.
İşitme sadece bebeklik döneminde değil çocukluk döneminin her evresinde büyük bir öneme sahiptir. İşitme kayıpları enfeksiyonlar, travmalar ve progresif işitme kaybı yapan genetik hastalıklara bağlı olarak doğum sonrası dönemde de ortaya çıkabilmektedir. İşitme eğitim ve iletişim için en önemli bileşendir. Okul döneminde daha da önemli hale gelmektedir. Kalıcı işitme kaybı yaygınlığının okul-yaşı nüfusta binde dokuza yükseldiği bildirilmektedir. Bir ya da her iki kulakta kalıcı ya da geçici işitme kaybı okul-yaşı çocukların % 14 ten fazlasını (yedide bir) etkilemektedir. Tek taraflı işitme kayıplarında bile sınıf tekrar oranı %37 olarak bildirilmektedir. İşitme kaybı dikkat, öğrenme ve sosyal işlevlerdeki sıkıntıları artırmaktadır. Çocuklardaki işitme kaybı yaygınlığı eğer gerekli tıbbi ve eğitim desteği sağlanamazsa okul başarısını olumsuz yönde etkileyerek önemli ekonomik kayıplara sebep olmaktadır.
Tarama sonucunda işitme kaybı şüphesi olana çocuklar, ildeki kulak burun boğaz uzmanlarına sevk edilmektedir. Daha ileri tetkik ve tedavi gerektiren olgular ise kulak burun boğaz uzmanları tarafından, Yenidoğan İşitme Tarama Programında da üst basamak olan referans merkezlere yönlendirilmektedir..
Amacımız; geleceğimiz olan çocuklarımızın, tarama testleri ile erken dönemde saptanan ve tedavi edilebilen hastalıklar konusunda erken müdahalelerinin yapılarak yaşıtları sağlıklı çocuklarla eşit koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak ve sağlıklı bir nesil oluşturabilmektir.
Her çocuğun işitebilmesi ve konuşmayı öğrenebilmesi onun en temel hakkıdır.