13 Eylül Dünya Sepsis Günü olması nedeni ile Karaman Devlet Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon bölümünde görevli Uzm. Dr. Mehmet Serdar ŞENCAN Sepsis hastalığı hakkında bilgilendirme yaptı. Yapılan açıklamalar şu şekildedir ;
“ Sepsisi tarif etmeden önce enfeksiyon hastalıklarını tanımak çok önemli. Tıp bilmindeki olumlu ve hızlı gelişmelere rağmen enfeksiyon hastalıkları tüm dünyada özellikle gelişmekte olan ülkelerde en sık görülen hastalıklar olmaya devam etmektedir. Enfeksiyon hastalıklarının bizim için önemi; doğru ve zamanında müdahale edilirse çoğunun tedavisinin mümkün olması ve aynı zamanda müdahale edilmezler ise de bir o kadar tehlikeli ve ölümcül olabilmeleridir. Enfeksiyon, hastalık yapıcı mikroorganizmaların konak olarak vücudumuzu kullanarak çeşitli belirtiler ortaya çıkarması durumudur. Eğer vücudumuzun enfeksiyona olan bu tepkisi ve ortaya çıkan bulgular anormal boyutta, düzensiz ve uygunsuz gerçekleşirse organ yetmezliği tablosu eklenebilir. Bu durumun gerçekleşmesi “sepsis” olarak ifade edilmektedir.
Enfeksiyonun sepsise ilerlemesinde çeşitli risk grupları önem taşımaktadır. En büyük risk grupları bağışıklığı yetersiz olan yenidoğanlar ve 65 yaş üstü kişilerdir. Diğer risk faktörleri; şeker hastalığı, cerrahi operasyon geçirenler, kronik böbrek yetmezliği hastaları, kronik alkol kullanımı, bağışıklık baskılayıcı ve steroid yapıda ilaç kullananlar, başta lösemi ve lenfoma olmak üzere kanser hastalarıdır.
Bu risk faktörlerini barındıran ve enfeksiyon bulgularıyla sağlık merkezine başvuran hastalar hemen organ yetmezliği açısından değerlendirilerek, hızlıca tedavi aşamasına geçilmektedir.
Tedavide hızın önemi büyüktür. Çünkü sepsis bulgularının varlığı akabinde ilk 1 (bir) saat içerisinde tedavinin başlanması, bu hastaların % 75’inin kurtulması anlamına gelmektedir. Her geçen saniye, hastaları ölüme bir adım daha yaklaştırmaktadır. Örneğin tedaviye başlanması 6 saat geciktirilirse yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bu hastaların sadece ve sadece % 30’u kurtulabilmektedir. Bu çok ciddi bir orandır. Önemsenmeyen ve/veya boşa geçirilen sadece 5 saat bile bu hastalığın ölümcüllüğünü % 45 arttırmaktadır.
Tedavide en büyük silahlarımız sıvı tedavisi ve ayrıca muhtemel etkene ve enfeksiyon odağına göre antimikrobiyal ajanlar. Muhtemel etken bakteriler ise de antibiyotikler.
Ancak antibiyotik direnci artışı yani verilen antibiyotiklerin bakterilere etkisiz kalması durumu elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Kesin bildiğimiz bir şey var ki; antibiyotik direnci gelişmesini sağlayan en önemli etken gelişigüzel, gereksiz ve fazla miktarda antibiyotik kullanımı. Yine kesin olarak biliyoruz ki; dünyada en sık antibiyotik kullanan ülkeler sıralamasında üst sıralardayız. Sağlık Bakanlığı’mız son yıllarda çok önemli çalışmalara imza atmaktadır. Herkes istediği gibi antibiyotik alamamakta ve talep edememektedir. Bu çabalar umut ediyoruz ki sonuç verecek ve antibiyotik direnci azalarak sepsis ile daha iyi mücadele edebileceğiz. Vatandaşlarımızdan isteğimiz, hekimlerden antibiyotik talep etmemeleridir. Zaten hekimlerimiz gerekli gördükleri takdirde uygun ilacı reçete edeceklerdir.
Sepsis zamanında ve doğru müdahale edilebilirse önlenebilir, tedavi edilebilir ve gecikilirse de çok ölümcül olabilmesi dolayısıyla çok önemsediğimiz bir durum. Bu durumla başa çıkılabilmesi için halkımızın bilinçlendirilmesi çok önemli. Halkımız şunu bilmelidir ki; herkesin üzerine düşen görevler var ve bu görevlerimizi ihmal etmemeliyiz.
Üzerimize düşen görevler:
- 1-Kronik hastalığı olanlar (şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kanser…) hastalıklarının durumlarını düzenli olarak kontrol ettirmeli ve tedavilerini aksatmamalılar.
- 2-Aşı takvimine uyarak aşılarını ihmal etmemeliler.
- 3-Kişisel hijyenlerine özen göstermeliler. Özellikle ellerini yıkamaları çok önemli. Giyeceklerinin hijyeni keza önemli. Yiyecek ve içeceklerin tüketilmeden önce sağlık açısından uygun olması yine bir o kadar önemli ve enfeksiyondan koruyucu.
- 4-Ufak kesi ve yaralarını müdahaleye kadar mutlaka temiz ve kapalı tutmalılar.
- 5-Enfeksiyon belirtilerini bilmek çok önemli. Ateş, üşüme- titreme, bilinç bulanıklığı, solunum sıkıntısı, hızlı soluk alıp verme, kalp çarpıntısı, halsizlik, yorgunluk, bulantı- kusma, şiddetli ağrı… Bu belirtilerin varlığı, insanları enfeksiyon varlığından şüphe ettirmeli ve sağlık merkezine başvurmaya yönlendirmeli.
- 6-Sağlık kuruluşuna başvuru aşamasında hızlı davranmaları çok önemli.
- 7-Tekrar ve tekrar söylememiz gerekiyor ki; gereksiz antibiyotik kullanımı mutlaka azaltılmalı”
İfadelerini kullandı.
T.C. Sağlık Bakanlığı
Karaman Devlet Hastanesi
Anesteziyoloji ve Reanimasyon bölümü
Uzm. Dr. Mehmet Serdar ŞENCAN